3 Ocak 2011 Pazartesi

Tatsız İstanbul...

Nasıl da tatsız İstanbul bugünlerde.. Denizin sesi kesilmiş duydunuz mu?..
Dalgalar;ölgün umutlar misali kendilerinden geçkin,bitkin vuruyorlar,kimsesiz med cezirlerden bitkin sahillere....
Gemiler aheste revan,kusacaklar içlerinden tüm yolcularını bıraksan.. Yüklerinden hafifleyiverip yol alacaklar gökyüzüne,
ipi koparılmış uçan balonlar misali,öyle isyankarlar.. Alabildiğine mağrur bir küskünlük martılarda..
İştahları kesilmiş gibi sanki,pas vermiyolar simit atan ellere.. Canları sıkkın besbelli...
Nasıl da tatsız İstanbul bugünlerde.. Neşesi kaçmış bulutların.. Bırakmışlar oyunu,el pençe divan,sayıyorlar yerlerinde..
Hazır ola durmuşlar gökyüzünde,boyun eğip bir deli hüzne...Yağamıyorlar da yağmurlarını,koy verip damlalarını..
Birikiyorlar habire,içlerine içlerine..
Gri,kırıp geçirmiş yine bütün renkleri,ilan etmiş yeniden şehrin siluetinde hakimiyetini..
Huzuru kaçmış mevsimin..
Dahası köprünün bile bağlayası yok bir yakayı diğerine.. O da haklı kendince..Neye yarar ki bağlasa bile..
Hayale hapsolmuş,özleme boğulmuş bir yüreğin küçücük ayaklarını özlenenin kıyılarına değdiremedikçe..
Bir durgunluk,bir ağır hava hakim ki İstanbul'da,sormayın gitsin.. Kasvet hırçın,kasvet baskın şimdilerde..
Ayaklanmış hatta kimileri,kimseler gülmesin diye belli bir süre..O'nun gülüşünü hatırlatmasın,katlanmasın özlemleri diye..
Kısacası,kuru gürültüye kaçıyorlar ara ara ve cıvıltıdan uğultuya dönmüş tüm sesler..
Yanisi böyle işte.. Bugünlerde yok bu şehirde,Aşk'tan eser...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder